İTÜ Geliştirme Vakfı Özel Dr. Natuk Birkan İlköğretim Okulu'nda gerçekleştirilen seminerin açılış konuşmasını Mine SOYSAL yaptı. Ardından
Yard. Doç. Dr. Nilgün Uluser İNAN da kitapların önemini belirterek o da okulu adına hoş geldiniz dedi.Dört ana oturum ve dört de uygulama sunumuna yer verilen seminer tüm gün sürerken kendi adıma oldukça doyurucu ve iyi bir seminer oldu.
İlk ana oturumda '' Felsefe ve Edebiyat Neden İç İçedir, Neden Önemlidir?'' başlığıyla Prof. Dr. BETÜL ÇOTUKSÖKEN konuşmasını yaptı. Özellikle deneme türünün önemine değindi. Felsefenin kurmaca olmamasına rağmen, kurmaca olan edebiyatı anlamada, anlamlandırmadaki öneminin üzerinde durdu. Akşit GÖKTÜRK, Jean Paul SARTRE ve Nermin UYGUR'dan alıntılama yaparak zaman zaman fazla teknik olmakla beraber bilgi yüklü konuşmasını yaptı. Notlarımda bir yanlışlık yoksa Nermin Uygur'dan yaptığı bir alıntıyı aktarmak isterim:
'' Kitap çağrıdır, penceredir, arkadaştır, ağaçtır, evrendir, sağlığa giden yoldur...''
İlk ana oturumun ardından hemen bir uygulama sunumuna geçildi.
İTÜ Geliştirme Vakfı Özel Dr. Natuk Birkan İlköğretim Okulu 'ndan
SEDA KESANBİLİCİ 'nin sunumu Kim Takar Salatalık Kral’ı ile Yaratıcı Okumaydı. Birçok yöntem ve tekniğin birlikte kullanarak ve iyi bir planlamayla uygulanmış olan proje benim de kafamda yeni fikirlerin oluşmasını sağladı. Oldukça eğlenceli ve yaratıcı bir proje geliştirilmiş.
Kahve molamızın ardından salona döndüğümüzde bizi yeni bir uygulama sunumu bekliyordu. VKV Koç Özel İlköğretim Okulu'ndan SEVGİN EMREM, BESTE ÇELİKBAŞ'ın sunumu Hayaletli Gölün Çocukları ile Etkin Okuma Çalışmasıydı. Bir kez daha bir çok yöntem ve tekniğin kullanılması ve iyi bir planlamayla yararlı bir proje örneği daha gördük. Özellikle kitaptan yola çıkan öğrencilerin tasarladığı yüzükler ve kitap kahramanı Oğuz Balkaya çizimleri çok güzeldi. Bu sunumun ardından her sunumdan sonra yaptığı eleştiriler ve sorduğu sorularla kafamızda şimşeklerin çakmasını sağlayan dinleyicilerden birinin yaptığı yorum da yine anılmaya değer. Ölümü ve insan hayatındaki dramları sınıfta anlatmak ve konuşmak gerektiğini belirten dinleyici (yanlış hatırlamıyorsam ismi Necdet'ti) de önemli bir ayrıntıyı gözden kaçırmayarak belirtti.
Bu sunumdan da oldukça yararlandığımı belirtmek istiyorum. Özellikle ortaya çıkarılan ürünler harikaydı. Ben de hemen gelecek yıl için planlamaya başladım:) Tatlı bir heyecanla!
Yeniden ana oturuma geçtiğimizde karşımızda İlköğretimde ve Lisede Şiir Paylaşmak başlığıyla MÜSLİM ÇELİK vardı. Bir şairden beklenilen sunumu yaptı elbette o da. Çeşitli şiir örnekleri vererek. 'Her insanın içinde şiir vardır' dedi.
6 Yıl Tam Pansiyon ile Okumada Üçüncü Boyut'u Bursa Bahçeşehir Koleji'nden MERAL ZAFER'in sunumuyla dinledik. Bu sunumda da yine hayal gücünün kullanılması sağlanarak güzel ürünler ortaya koyulmuş.
Sonraki ana oturumumuz dilinden, duruşundan ve gözlerinden oldukça etkilendiğim Karin KARAKAŞLI'nın konuşmasıydı. Teknolojiden faydalanmadan sunum yapacağını belirten gazeteci yazarı dinlerken bir kez daha anladım ki hiç bir teknoloji yürekten bir konuşma kadar etkili olamaz.
Karin Karakaşlı'nın konuşmalarına dair notlarıma bakıyorum da öyle az ki bunun nedeni karşımda duran konuşmasını yapan insanın bir saniyesini bile kaçırmak istememdi. Kendi yaşamındaki kitabın yerinden de bahsederek gerçekten beni en çok etkileyen konuşmasını yaptı. Elbette bu konuşmanın ardından yanına gitmeden duramadım. Bu naif yazarın da bir kitabımı öğrencim için imzalattım:)
Özel İzmir SEV İlköğretim Okulu'ndan MÜJDAT ATAMAN son uygulama sunumunu yaptı. Oldukça renkli geçen sunumda küçük bir drama da yapıldı. Bir Kitabı Okurken Yaşamak: Konuşmak Yok başlığıyla sunum yapıldı. Kitabı önceden okuduğum için çıkarılan projede bir yaratıcılık göremedim. Kitabın kurgusu sınıfta uygulanmış. Öğrencilerin konuşturulduğu video ise tamamen kitaptan cümleler içeriyordu bunun yerine gerçekten yaratıcı örnekler olabilirdi.
Son olarak Yaşamın Her Anında Sanat ve Edebiyat başlığıyla ALİ POYRAZOĞLU çıktı sahneye. Modern bir meddah olan tiyatrocunun farkı ise iletişim gücü ve hitabın gücünde kendini gösteriyordu. Tiyatro için destek istemeyi unutmayan POYRAZOĞLU'nu dinlemek-izlemek büyük zevkti. Özellikle anıları öğretmenleri bir kez daha düşünmeye itiyordu.
Velhasıl oldukça verimli bulduğum seminerde bir de Mine Hanımla tanışma olanağım oldu. Elbette onu okulumda düzenlediğim yarışma için imza gününe de çağırmayı ihmal etmedim. Eminim bizi(öğrencilerimi) unutmayacaktır.
Okuldan bir arkadaşımla gittiğim seminerden çıkarken ikimizde hemfikirdik. Aralık seminerine de mutlaka katılacağız.
Bu arada uygulama sunumlarının tamamı özel okullardandı. Yüksek imkanlara sahip bu okullarda yapılan uygulamalar dışında devlet okullarına da yer verilebilirdi. Elbette devlet okullarında da üstelik daha sınırlı olanaklarla güzel uygulamalar yapılıyor. Umarım sonraki seminerlerde devlet okullarını da görürüz.